Yargıtay, türbanlı öğrencinin üniversiteye alınmamasının hukuka uygun olduğunu vurguladı
Cumhuriyet, 28.12.1999
Türban için son nokta

* İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu aleyhine başörtüsü ile fakültede sınavlara ve sınıfa alınmadığı için dava açan öğrencinin başvurusu reddedildi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Alemdaroğlu'nun eyleminin yasalara uygun olduğuna karar verdi. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi'nin ve Danıştay'ın türbanla ilgili verdiği kararlara da atıfta bulundu.

**Yargıtay kararında ''Anayasa hükümleri ve diğer yasalarda yer alan hükümler bir bütün olarak görüldüğünde, türbanın, yükseköğretim kurumlarında serbest sayılan kılık kıyafet kapsamında düşünülemeyeceği sonucuna varılmasının uygun olacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının iddia ettiği gibi davalının keyfi davranmadığı sonucuna varılmıştır'' dedi.

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, türbanın yüksek öğretim kurumlarında serbest sayılan kıyafet kapsamında düşünülemeyeceğine karar verdi. Daire, İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu 'nun bir öğrenciyi türbanlı olduğu için derslere ve sınıflara almaması yönündeki işleminde hukuka aykırılık görmedi.

Bir öğrenci, başörtüsüyle fakültede sınıfa ve sınavlara alınmaması nedeniyle İstanbul Üniversitesi Rektörü Alemdaroğlu aleyhine, maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açtı. Öğrenci, söz konusu yasağın Alemdaroğlu'nun çıkardığı bir genelgeden kaynaklandığını belirtti. Yerel mahkeme, Alemdaroğlu'nun eyleminin yasalara uygun olduğunu, öğrenciye yönelik bir kusurun bulunmadığını, ayrıca davalının kamu görevlisi olduğunu, bu görevi yerine getirirken kişisel kusurundan dolayı zarar görenlerin uğradıkları zararı idareden isteyebileceğini belirterek öğrencinin açtığı davayı reddetti. Bu karar, öğrenci tarafından temyiz edildi.

Temyiz istemini görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, davalı Alemdaroğlu'nun rektör olarak yayımladığı yazıda kızların başörtülü, erkek öğrencilerin sakallı olarak ders ve uygulamalara alınmamaları, direnmeleri durumunda durumu tutanaklarla belirlenerek haklarında işlem yapılması için bağlı oldukları fakültelere veya okul idaresine bildirilmelerinin öngörüldüğü kaydedildi. Davacı öğrencinin de alınan bu kararlara uymaması nedeniyle, hakkında tutanak düzenlendiği, bu eyleminden dolayı soruşturma açıldığı kaydedilen kararda, anayasanın temel hak ve özgürlüklere ilişkin düzenlemeleri sıralanarak, bunların ne şekilde sınırlandırılacağı belirtildi.

Davacının başörtüsüyle derse alınmadığının davada tartışmasız olduğu, tartışmalı olan yönün bu eylemin hukuka aykırı olup olmadığı, bu bağlamda kişilik haklarına saldırı teşkil edip etmediği vurgulanan kararda, Anayasa Mahkemesi'nin ve Danıştay'ın türbanla ilgili verdiği kararlara atıfta bulunuldu. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin kararında şöyle denildi:

''Belirtilen yasal düzenlemeler ışığında verilen yargısal kararlar, subjektif bir hakkın korunmasına ilişkin olmayıp, nesnel ve genel bir nitelik taşıyan bir hukuksal düzenlemeyi öngörmektedirler. Böylece anayasa hükümleri ve diğer yasalarda yer alan hükümler bir bütün olarak görüldüğünde, türbanın, yükseköğretim kurumlarında serbest sayılan kılık kıyafet kapsamında düşünülemeyeceği sonucuna varılmasının uygun olacağı anlaşılmaktadır.

Bu nedenle davacının iddia ettiği gibi davalının keyfi davranmadığı, yürürlükteki yasal düzenlemelerin öngördüğü ve amaçladığı biçimde hareket ettiği, bu yüzden de hukuka aykırı davrandığından söz edilemeyeceği sonucuna varılmış ve yerel mahkemede gerekçeler de esas alınarak hükmün onanmasına karar verilmiştir.''

Danıştay 8. Dairesi de 19 Mayıs Üniversitesi'nde türbanlı bir öğrencinin okula alınmamasını hukuka uygun bulmuş ve türbanın demokratik bir hak olarak kabul edilemeyeceğine işaret etmişti.

 

Yargıtay'dan şok yaratacak karar:
Türban laikliğe başkaldırıdır!


Yargıtay 8. Ceza Dairesi oybirliğiyle karar aldı: Türban, laiklik ilkesine karşı zaman zaman başkaldırı simgesi olarak kullanılmıştır

Kapanan Akit Gazetesinde 25.11.2000 tarihinde Asım Yenihaber imzasıyla yayımlanan "Başörtüsü generalleri ve Saim Hoca" başlıklı yazı üzerine harekete geçen İstanbul DGM Başsavcılığı TCK'nın
312. maddesine muhalefet edildiği gerekçesiyle dava açtı. Ancak İstanbul 2 No'lu DGM, 18 Nisan'da aldığı kararla gazetenin Sorumlu Yazıişleri Müdürü Mehmet Özcan hakında beraat kararı verdi. İstanbul DGM Başsavcılığının temyizi üzerine konu Yargıtay'a taşındı.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi söz konusu temyiz başvurusunu 25 Kasım'da karara bağladı. Dava konusu yazının bütününe bakıldığında TCK'nın 312. maddesinin değişen 2. fıkrasındaki suçun oluştuğu ve bu nedenle sanığın cezalandırılması gerektiği kaydedilen 8. Ceza Dairesi kararında, türbanla ilgili önemli
saptamalarda bulunuldu. ANKA'nın edindiği bilgiye göre Naci Ünver'in başkanlığında biraraya gelen Yargıtay 8. Ceza Dairesinin aldığı örnek karar şöyle: 

"...Toplumun kimi kesimlerince Cumhuriyetin temel ilkelerinden biri olan laiklik ilkesine karşı zaman zaman başkaldırı simgesi olarak da kullanılan türbanın, hukukun gereği olarak kamu alanında takılmasına karşı çıkanlar, düşman ilan edilerek, böylece bunlara karşı toplumun bir bölümünün din farklılığına dayalı olarak kamu düzeni için tehlikeli olabilecek bir şekilde düşmanlığa ve kin beslemeye alenen tahrik edildiği ve bu suretle TCK'nın 312. maddesinin değişik 2. fıkrasındaki suçu oluşturduğu gözetilmeden, dosya içeriğine uymayan bir gerekçe ile mahkumiyet yerine yazılı biçimde beraat hükmü kurulması bozmayı gerektirmiştir." 8. Ceza Dairesi'nin bozma kararının ardından sanık hakkında İstanbul DGM'de yeniden yargılama yapılacak, ancak uyum yasaları kapsamında son yapılan değişiklikler uyarınca sanığa hapis cezası yerine para cezası verilecek. DGM eski karaında direnirse konu bu kez, kararlarına itiraz edilemeyen Yargıtay Ceza Genel Kurulu gündeminde nihai olarak ele alınacak .

29.11.2002

Islamiyet Ve Kadın

Islamiyette Kadının Kapanması

Avrupa Türbanı Nasıl Görüyor?

Dinci hanımlar: Türban takmamak günah değildir

Islamiyet Gerçekleri Anasayfası

İslamiyet Gerçekleri (yedek liste)

Free Web Hosting