Hürriyet, 02.07.2000 İ nsanın gen haritasının çıkartıldığının açıklanması beni hiç mi hiç heyecanlandırmadı. Genler hakkında günlerdir yazılıp çizilenler aklıma pek yatmadığı için genetik konusunda güvendiğim tek kaynaktan sizleri de haberdar edeyim dedim. İşte benim genetik rehberim: Hacı Mustafa Rakım isminde bir zatın bundan tam 128 sene önce yayınladığı ‘‘Mürşîd-i Müteehhilîn’’, yani ‘‘Evlileri İrşad’’ isimli kitap. Hacı Efendi bugün bütün dünyanın yeni bir buluşmuş gibi üzerine titrediği gen meselelerini taaa o zamanlarda çözmüş...İnsanın gen haritasının çıkartıldığının açıklanması, ortalığı birbirine kattı. Elde edildiği söylenen ama sır gibi saklanan gen bilgilerinin insanlık tarihinde tekerleğin icadından yahut aya ayak basılmasından da büyük bir buluş olduğu iddia ediliyor, başta kanser gelmek üzere birçok derdin birkaç sene içinde halledileceği anlatılıyor. Sırada artık ‘‘áb-ı hayát’’ın yani ölümsüzlük iksirinin bulunması var ve herkes o günün gelmesini iple çekiyor. MARİFETNÁME’NİN MARİFETİ Bendeniz, bu yazılıp söylenenlerin hiçbirine
inanmıyorum. Yok 23 numaralı kromozom cinsiyeti tayin edermiş de, bu
kromozom XX ise çocuk dişi, XY ise erkek olurmuş da, 21 numaralısı
bunaklık yaparmış da, feşmekán numaralısı adamı kanser edermiş
de, vesaire vesaire...
Benim rehberim, Hacı Mustafa Rakım isminde bir zat tarafından
kaleme alınan ve İstanbul'da, Mercan Yokuşu'ndaki Pastırmacı
Hanı'nda bundan tam 128 sene önce basılan ‘‘Mürşîd-i Müteehhilîn’’,
yani ‘‘Evlileri İrşad’’ isimli kitap. Hacı Efendi
kendisinden 100 küsur sene önce yaşamış olan tasavvuf álimi
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın ‘‘Marifetnáme’’
isimli kitabından anlaşıldığı kadarıyla bir hayli istifade
etmiş, sonra bugün bütün dünyanın yeni bir buluşmuş gibi üzerine
titrediği genetik meselesini herşeyiyle çözmüş ve doğacak çocuğun
kaderini, edineceği huyları ve kişilik özelliklerini neredeyse bütün
ayrıntılarıyla anlatmış. Hem de öyle DNA yahut kromozom gbi
teferruata da girmeden... Tek bir fiziksel gerçeği temel almış:
Erkekle kadın arasında çocuğun doğmasıyla neticelenecek ilişkisinin
yerini ve zamanını...
CİMA VE AVRAT NE DEMEK?
Yandaki kutularda Hacı Mustafa Rakım'ın bugünün
genetik devrimine parmak ısırtacak olan 128 sene önceki buluşlarının
bir bölümü yer alıyor. Hacı Efendi'nin söylediklerini
anlayabilmek için ‘‘cima’’ dediği işin cinsel ilişki,
‘‘veled’’in çocuk, ‘‘avrat’’ın kadın, ‘‘er’’in
erkek, ‘‘meni’’nin de sperm demek olduğunu bilin, yeter.
Cimaya bak veledini tanı
Meyve ağacı altında cima edenin veledi zalim olur.
Cima sırasında konuşanın veledi dilsiz olur.
Yorganın altına girmeyip yıldızların altında cima edenin veledi
münafık olur.
Başkalarının yanında cima edenin veledi hırsız olur.
İster zorla, ister rızayla yapılsın, hamamda cima edenin veledi
ahmak olur.
Ayın ilk gününde, on beşinde veya son gününde cima edenin
veledi deli olur. Ama ayın ilk günü sabaha yakın cima edenin veledi
cömert olur.
Öğleden evvel ve sonra cima edenin veledi şaşı olur.
Ramazan bayramı gecesi cima edenin veledi anaya ve babaya ási olur.
Kurban bayramı gecesi cima edenin veledi dört veya altı parmaklı
olur.
Şaban ayının tam ortasının gecesinde cima edenin veledi münafık
olur. Erle avratın bundan sakınmak için üzerlerini örtmeleri şarttır.
Güneşe karşı ve ayakta cima edenin veledi altına işeyici olur.
Baldızını düşünüp cima edenin veledi hünsá yani çift
cinsiyetli olur.
Cimada kadının cinsel organına bakan erkeğin veledi ya orta malı
olur, yahut kör olur.
Cimada öpüşenin veledi sağır olur, ezan okunurken cima edenin
veledi yalancı olur.
Yolculuğa çıkılacak günün gecesinde cima edenin veledi malını-mülkünü
asilik yolunda harcayıcı olur.
Karnı aç iken cima edenin veledi zayıf, tok iken cima edeninki ise
şişman olur.
Hasta avratla cima edenin veledi de zayıf ve hasta olur.
Boşalma sırasında hatıra ne gelirse, veled öyle yaratılır. Çirkin
yüzler hayal edenin veledi çirkin ve ayıplı, güzelleri hatıra
getirenin veledi ise güzel yüzlü olur’’
Hacı Mustafa Rakım’ın haftalık cima çizelgesi
‘Pazartesi gecesi cima edenin veledi álim ve sofu olur.
Salı gecesi cima edenin veledi cömert ve şefkatli olur.
Çarşamba gecesi cima edenin veledi katil ve kavgacı olur.
Perşembe günü öğleden evvel cima edenin veledi álim olur ve şeytan
o çocuktan kaçar.
Cuma namazından evvel cima edenin veledi ya cennete girer yahut şehid
olur. Cuma gecesi cima edenin veledi ise ibadetine düşkün, içten ve
samimi olur.
Cumartesi gecesi cima edenin veledi şárib-i hamr (şarap içici,
bugünkü anlamıyla alkolik) olur. Pazar gecesi cima edenin veledi eşkiya olup yol keser.
İşte, dokuz ayın gerçek öyküsü
Hacı Efendi insanın henüz yeni ortaya çıkartılan genetik
haritasını bundan 128 yıl önce yazmakla kalmamış, ana rahmindeki
ceninin gelişme kademelerini bile o devirlerde gün gün, hafta hafta,
ay ay anlatmış.
İşte, Hacı Efendi'nin kaleminden dokuz ay on günlük bu
maceranın bazı noktaları günümüzde bile henüz bilinmeyen bilimsel
öyküsü:
‘‘Avratların 'uşaklık' denilen rahimlere kese gibi birşeydir.
Bir parça et, biraz sinir ve biraz da damardır ve vücudun sağ tarafındadır.
Rahmin ön tarafında erin menisini çekmeye yarayan iki kanada benzer
bir nesne bulunur. Kanatların biri erin menisini avratın menisiyle karıştırır,
öteki kanat da bu sırada içindekiler dökülmesin diye rahmin ağzını
kapatır.
Şimdi, yaratılmanın nasıl olduğunu görelim:
Yaratma öncesinde ebeveyn cima eder. Meni rahmin içine girince erkeğin
menisi avratın her organına, her bir tüyünün dibine ve derisinin
her bir noktasına kadar uzanır. Kırk gün bu vaziyette bekler, sonra
kan olur ve avratın rahmine iner.
Derken, avratın rahminde vazifeli olan melekler meniyi ellerine alırlar.
Eğer veled yaratılmayacaksa rahme bir avuç kan atarlar, yok eğer
yaratılacaksa ellerine bir miktar da toprak alırlar ve meniyi o toprak
ile yoğururlar. Bu toprak, doğacak olan çocuğun öldüğü zaman gömüleceği
mezarın toprağıdır.
Melekler hazırladıkları bu karışımı kırk gün sağ ellerinde
tutarlarsa karışım çamur olur. Sonra sol ellerine alırlar, bu defa
kemik olur ve organlar ortaya çıkar. İlk ortaya çıkan kemik pazu
kemiğidir ve kabirde en son çürüyen kemik işte budur. Derken sırasıyla
sağ elin şehadet parmağı, sol el ve ayaklar ortaya çıkar. Dört gün
sonra tam 248 edet kemik, sinirler, 360 adet damar ve damarlardan akan
kan yaratılır. Beşinci ve altıncı gün tüylerle tırnaklar ortaya
çıkar. Yedinci gün burunla ağız şekillenir. Onuncu gün ise baş
parmaktan içeriye ruh üfürülür’ |
İslamiyetin bilimle bağdaşmasına örnek olan bu yazıyı tüm dinseverlerin dikkatine sunuyorum
(entropy30)
İslamiyet Gerçekleri (yedek link)