www.islamiyetgercekleri.cjb.net Maymun ile insan arasındaki kayıp halka bulundu |
Bulunan kafatasının insanla maymun arasındaki geçiş aşamasını temsil etmesi açısından büyük değer taşıyor, kayıp halkalardan biri sayılıyor ve bu konudaki kuramları doğruluyor. Paleontologlar, 7 milyon yıllık fosil keşfi nedeniyle bölündü. Çoğu bilim adamı "müthiş keşif" derken, buluşçunun rakipleri kafatasının bir gorile ait olabileceğini ileri sürdü. Ancak bu iddia çok zayıf ve kafatasının insana ait olduğuna ilişkin kuşku ise çok az. İnsana benzeyen en eski atanın keşfi, insanlığın köklerini sarsmak üzere. Çad'ta bulunan ve 6 ila 7 milyon yıllık insansı kafatasının, insanın kökenleri hakkındaki anlayışları değiştireceği düşünülüyor. Kariyerinin doruk noktasında olduğuna inanılan Fransız bilim adamı Michel Brunet ise farklı tepkilerle karşı karşıya. Brunet'in başkanlığında çalışan ekibin keşfi için, kimi fosil bilimciler ''nükleer bomba'' etkisi yaratacak derken, bazı bilim adamları kafatasının yalnızca bir gorile ait olduğunu savunuyor. Paleontologlar, bu kayda değer buluşun beraberinde getirdiklerini değerlendiriyor. Fosilin, günümüz insanına uzanan evrim sürecini ya da diğer bir deyişle ''soy ağacını'' tamamladığı öne sürülürken, bazı bilim adamları, ağaç fikrini tamamen ortadan kaldırarak yerine ''dallı ve karışık bir çalı yığını'' koyduğunu söylüyor. İki milyon yıl daha eskiBilimsel olarak Sahelanthropus tchadensis (Çad'dan gelen Sahel insansı türü) denilen yada Çad dilinde kurak mevsimde doğan çocuk anlamına gelen ' ' Toumai '' olarak adlandırılan kafatası, bugüne kadar bilinen insansı (hominid) kafataslarından yaklaşık 2 milyon yıl daha yaşlı. Toumai, hem insansı hem de maymunsu özellikleri birleştiren eşsiz bir yapıya sahip. Kafatasının keşfi basına geçen yıl sızmıştı, ancak ilgili detaylar ilk kez bir dergide yayımlanarak kamuoyuna sunuluyor (Nature, sayı 418, s. 145). Yayımlanmasıyla birlikte de bilim adamları, bir çok nedenden ötürü büyük şaşkınlık yaşıyor. İlk olarak, 7 milyon yaşındaki ''Sahelanthropus'' adındaki kafatası, rekoru elinde bulunduran önceki keşiften 1 milyon yıl, ünlü Lucy adlı fosildense çok daha fazla yaşlı. Fosilin tarihinin en önemli özelliği, insansı türlerin, evrim süreci içerisinde bize en yakın akraba olan şempanzelerden farklılaşmaya başladıkları o kritik noktaya çok yakın olması. Başka şaşırtan olaysa fosilin, son 30 yılın tüm önemli kalıntılarının bulunduğu Doğu Afrika'daki Rift Vadisi'nde bulunmamış olması oldu. Fosilin, vadiden 2 bin 500 kilometre uzaklıkta Çad'ta bulunması, insan yaşamının ilk olarak nerede başladığı sorusunu yeniden gündeme getirdi. Etiyopya, Kenya, Uganda ve Tanzanya içinden geçen Rift Vadisi'nde, insanın atalarına ait bugüne kadar onlarca mükemmel fosil bulundu, ancak Brunet'in Çad'ı tercih etmesinin en önemli nedenlerinden biri, Çad Gölü çevresinin ilkel omurgalı fosiller açısından çok zengin olmasıydı. Ayrıca vadideki paleontolojik izler, insanlığın sadece orada başlamadığını gösteriyordu. Vadideki sağanak yağışlar, yamaçları aşındırarak antik fosillerin yeryüzüne çıkmasını sağladı. Öğrenci bulduAmansız rüzgârların aynı etkiyi yapmış olabileceğini düşünen Brunet ve arkadaşları da 10 ülkeden 40 bilim adamıyla 1994'te çalışmaya başladı. Öngörüleri doğru çıkan ekip, yaklaşık 10 bin fosil buldu ve 7 yıl önce de, bilim adamlarının Lucy'yle aynı türden gelmiş olabileceğine inandıkları 3.5 milyon yıllık bir çene keşfetti. 19 Temmuz 2001'deyse, ekipteki Ahounta Djimdoumalbaye adlı bir öğrenci, inanılmaz kafatasını buldu. Bulunan kafatası biraz ezilmiş biraz da kum nedeniyle aşınmıştı, ancak tam bir çene kemiği bile eşsiz bir hazine olarak değerlendirilirken, kafatası bir mucizeydi. Ekip daha sonra, aynı türe ait olduğuna inandıkları parçalar, alt çene kemikleri ve 3 diş daha buldu. Kafatasının yaşını belirlemekse çok kolay olmadı. Ancak bilim adamları, bölgede balık, timsah, kemirgen, fil ve zürafa gibi 42 farklı türe ait ilkel hayvan fosillerinin çok olduğunu fark etti. Bunların birçoğu, önceden radyometrik yöntemlerle dikkatlice yaşları belirlenmiş örneklerle özdeşti. Bu nedenle araştırmacılar, kafatasının yaşının 6 ila 7 milyon yıl olduğunu belirledi. Toumai, ilk hominid mi?İşte bu belirleme, Sahelanthropus tchadensis'i evrimin kesişme noktasına getirdi. Bilim adamları, bugüne kadar insanların ve maymunların ortak bir atayı paylaştıklarına inandı. Yakın zamanda, fosillerin ve günümüz primatlarının karşılaştırılmaları ve günümüz maymunları ve insanlarının DNA'larının analizi, birbirlerinden bağımsız olarak, eski çağlara ait tek bir maymunun, 5 ila 7 milyon yıl önce insanlı türlerin ve şempanzelerin ortaya çıkmalarını sağladığını kanıtladı. Bu doğruysa, Sahelanthropus veya Toumai, Homo Sapiens'e giden evrimsel ilerleyişi başlatan ilk hominid veya en azından ilklerden biri olabilir. Toumai'nin, gerçek bir insansı tür olduğuna ilişkin kuşkuysa çok az. Fosilin beyni, günümüzdeki şempanzelerle aynı boyutta olsa da şempanzeninkinden daha geniş kaş çıkıntılarına ve daha küçük köpek dişlerine sahip. Kimi paleontologlara göre yüz, bu kadar ilkel bir döneme göre şaşırtıcı şekilde düşünülenden çok insansı görünüme sahip. George Washington Üniversitesi'nden Bernard Wood, ''Bu yaştaki bir tür, jeolojik yaşının üçte biri kadar olan insansı bir türün yüzünü taşıyamaz'' diyor. Wood, arkadan bakılınca fosilin bir şempanzeye benzediğini söylüyor. Önden bakıldığındaysa, ünlü Lucy'yi de içeren, 3.6 - 2.9 milyon yıllık olduğu belirtilen Australopitheküs aferensis adlı insansı gruba benziyor. Lucy'nin bulunmasından sonra, doğrudan atalarımız olduğu öne sürülen daha yaşlı bir çok insansı tür ortaya çıktı. Ancak, Toumai hepsinden daha da yaşlı. Toumai, Wood'un belirttiği gibi günümüz insanına benziyorsa, Lucy ve diğerleri bizim doğrudan atalarımız değil, Neandertaller gibi bir soy ağacının çıkmaz sonu durumunda olurlar. Bu çıkarsama, Lucy ve arkadaşlarını, bizim büyük-büyük-büyük atalarımız değil, soyları çoktan tükenen amcalarımız ya da teyzelerimiz yapar. Yeni evrimsel haritaBir diğer olasılıksa, Sahelanthropus tchadensis'in, henüz keşfedilmemiş aynı nesilden arada bir türü başlatmış olabileceği ve türlerin de, yaklaşık 2 milyon yıl önce ortaya çıkan ve cinsimizin ilk üyelerini oluşturan Homo habilis veya Homo rudolfensis'e vardıklarıdır. Böylece, bilimsel destek de alan yeni bir evrimsel harita ortaya çıkar. Tek bir gövdeye ve ayrılan dallara sahip bir şekilde kabul edilen evrimsel şemanın yerini, aynı noktada birden fazla türün bulunduğu karmaşık bir çalı yapısı alıyor. Antropologlar, son 20 yıldır aynı zaman dilimi içinde yaşayan bir çok hominid bulurken, atalarımızın yaşadıkları dönemde dünyada birden fazla insana benzeyen tür bir arada bulundu. Evrim, yeni hayvanların tek bir tür olarak değil, bir çok ortak özellik barındıran benzer türlerin bir toplaması olarak ortaya çıktıklarına ilişkin birçok örnek sunar. Charles Darwin'in Galapagos Adaları'nda incelediği ispinozların evrimleşmesi belki de bu örneklerin en ünlüsüdür. Sahelanthropus'un, insanın evrim sürecinde birkaç farklı sınıfa ayrıldığı teorilerine destek verdiğine değinen Wood, ''Taşınan özellikler, karmaşık ve birçok noktada kesişiyor. Bizse bunları daha yeni anlamaya başladık'' diyor. Öte yandan, belki de tüm bu uzmanlar yanlış evrimsel süreci inceliyordur. Keşfin mükemmel bir başarı olduğunu söyleyen California Üniversitesi'nden Tim White , ''Bu fosille birlikte ilk kez ortak ataya bu kadar yaklaşıyoruz. Ancak Sahelanthropus, diş yapısı açısından aynı Ardipitheküs'tür'' diyor. White, Toumai'nin, bizim, Lucy'nin ve sonraki insansı türlerin doğrudan atası olabileceğine de dikkat çekiyor. Fransız bilim adamı Michel Brunet'inse, Güney Sahra'da bulduğu ve ''insanın en eski atası'' olduğunu öne sürdüğü kafatası fosiliyle, kariyerinde dönüm noktası yaşaması gerekiyordu. Harvard Üniversitesi'nden Daniel Lieberman , önce Nature dergisinin kapağında ardından da gazetelerde yerini alan keşif haberinin, ''nükleer bomba'' etkisi yapabileceğini söylerken, bir başka bilim adamı, paleontolojide (eski varlık-insan bilim) yeni bir sayfa açıldığını belirtti. Karşı iddialarBazı rakip Fransız paleontologlar ise, Toumai'nin kesinlikle insanın atası olmadığını, dişi bir maymun olduğun uileri sürdü. ''Bu kafatası, dişi bir gorile aittir'' diyen Paris'teki Doğa Tarih Müzesi'nden Brigitte Senut , çalışma arkadaşı Michael Pickford 'la birlikte fosilin ayırt edilebilen köpek dişlerinin ''tipik bir dişi maymun dişi'' olduğunu söyledi. Öte yandan, Brunet'i destekleyenler, Sunet ve Pickford'un sadece ''paslı bıçakları bilediklerini'' söylüyor. 2 yıl önce Kenya'da ilkel insan benzeri bir hayvana ait bacak kemikleri bulduklarını açıklayan ve Orrorin tugensis adını verdikleri türün insanın en eski atası olduğunu iddia eden bu ikili, yaratığın 6 milyon yıl önce dik yürüdüğüne inanıyor. Uzmanlarsa, Orrorin'in gerçek bir insan olup olmadığını sorguluyor. Poitiers Üniversitesi'nde görev yapan Brunet ise, büyük bir hiddetle keşfini savunuyor. Elinde Nature dergisinin son sayısıyla basın toplantısı düzenleyen Fransız araştırmacı, eleştirileri çürütmeye çalıştı. ''Bu dergide, insanın kutsal belgesini görüyorsunuz. Dışarıda birilerinin benimle aynı fikri paylaşmıyor olması onların sorunu. Ancak, hiç kimse bunu bir gorille karıştıramaz.'' Brunet'in belirttiği son nokta, Bordeaux Üniversitesi'nden paleontolog Jean-Jacques Hublin tarafından da desteklendi. Hublin, ''Toumai'nin köpek dişleri, onun, kesinlikle bizim en eski atamız olduğunu gösteriyor'' dedi. Kim haklı?Peki bu durumda kim haklı? Toumai bir maymun mu yoksa insanın atası mı? Toumai'nin beyni, günümüz şempanzelerinin beyinleriyle aynı boyutta ve biçimde. Öte yandan, türümüzün zekâ potansiyeline ilişkin hiçbir ipucu vermiyor. Fosilin dişleri ve gözlerinin üzerindeki kaş çıkıntılarıysa, Neandertaller gibi ileri insan türlerinin ortak özelliklerinden birini oluşturuyor. Brunet'in en büyük sorunu, Amerikalı, Fransız ve Kanadalı araştırmacılardan oluşan ekibinin, yalnızca bir kafatası bulması oldu. İnsan neslini en iyi tanımlayan özelliklerden biri, dik yürümemizdir. Bu nedenle, Brunet, kol ve bacaklarla ilgili bir fosil bulamadığı , Toumai'nin iki ayağı üzerinde yürüdüğünü ve dolayısıyla da insanlığın atası olduğunu kanıtlayamaz. Diğer bir yandan, çok az sayıda bilim adamı bu keşfin önemini tartışıyor. Maymunlar ve ilk insanlar, evrim süreçleri içerisinde, bundan 6 ila 7 milyon yıl önce farklılaşmaya başladılar. Brunet, günümüz insanlarının oluşmaya başladığı geçiş sınırını belirlemese de bugünkü şempanze veya gorilin ortaya çıkış sınırını saptamış olabilir. Türleri ne olursa olsun, bu döneme ait fosillerin çok seyrek olmasından ötürü, bulunan bu kafatası çok önemlidir. Londra'daki Doğa Tarih Müzesi'nden Chris Stinger 'in de belirttiği gibi, Toumai sadece yaşı nedeniyle değil, insanların kökenlerinin araştırıldığı Doğu Afrika'daki bölgeden bin kilometreden fazla uzaklıkta bulunmasıyla da şaşırttı. Şurası bir gerçek ki Brunet, insanın kökenleri üzerine çalışmalarda yeni bir sayfa açtı. Nature dergisinde yayımladıkları çalışmada belirttikleri gibi, "Daha büyük sürprizlere hazır olun". Bilge Eser Kaynaklar: TIME, 22 Temmuz 2002; New Scientist ve Observer, 13 Temmuz 2002 Kaynak: Cumhuriyet Bilim Teknik - 27.07.2002 Eskiden yaşamış ve yok olmuş yeni bir insan
türü daha keşfedildi : Independent gazetesinde ve diğer medya kuruluşlarında yayınlanan habere göre Endonezya'nın Flores adasında bilimadamlarının keşfettiği kemik fosilleri, insanın evrim tarihinin yeniden yazılmasını gerektirebilecek önemde. Gazete, 'son yüzyılın en büyük antropoloji keşfi' diyor: 'Yarı insan yarı maymun arası yeni bir türün izine rastandı'. Homo floresiensis; yani Flores İnsanı adı verilen fosil, insanoğlunun soy ağacına eklenen yeni bir tür olmasıyla kalmıyor; topu topu 18 bin yıl yaşında... Yani antropolijik açıdan gayet yakın bir döneme ait. Independent'ın görüşünü aldığı bilimadamları, bir metre boyundaki bu insan-maymunun, modern insanın dünya sahnesinde yerini aldığı dönemlerde hala yaşadığını söylüyorlar. Araştırmacılar, kalıntılarla ilk karşılaştıkları vakit bir cücenin ya da bir çocuğun izini bulduklarını düşünmüş; ama kafatasının yaşı ve yapısını inceledikten sonra, yeni bir türün kalıntılarını keşfettiklerini anlamışlar. Gazeteye göre, modern insanla, yani homo sapienlerle aynı dönemde yaşadıysa, birbirlerini tanıyor olmaları ihtimal dışı değil. Öyle ki, Endonezya'nın bu bölgesinde yerel halkın masallarında yer alan cüce maymun karakteri, belki bir hayal ürünü olmaktan ziyade gerçeklere dayanıyor. Peki bu akrabamız, bize ne kadar yakın? Independent'tan okuyoruz ki, 'çok değil'. Gazete, bu türün beyninin büyükçe bir portakal kadar olduğunu yazıyor. Ancak Homo Floresiensis de iki ayağı üzerinde yürüyor. Avusturalya ve Endonezyalı bilimadamları, Homo Floresiensis'in fiziksel ve zihinsel açıdan fazla donanımlı olmadığı halde yüzbinlerce yıl dünyanın bu bölgesinde türünü sürdürmesinden şaşkınlıkla bahsediyor. Modern insanın diğer akrabaları, örneğin Neandertaller ya da Homo Erectus türü, Afrika'dan yola çıkıp dünyaya yayılmış; ama Homo Sapien'lerin üstün zekası karşısında çok daha önceleri ortadan silinip gitmişlerdi. Bir metrelik Flores İnsanı'nın ise, muhtemelen 12 bin yıl önceki bir yanardağ patlamasına kadar, Endonezya'nın bu ücra köşesinde yaşadığı tahmin ediliyor. Kaynak: http://www.bbc.co.uk/turkish Not: Hatırlanacağı üzere, günümüzden 40 bin sene önce
Avrupa'da yaşamış olan ve o zaman Avrupa'yı etkisi altına alan buzul çağında
yaşamlarını sürdüremeyerek yok olan Neanderthal insanı ile şimdiki
insanların atası olan Homo Sapiens aynı devirlerde yaşamışlardı.
Neanderthal insanı zekaca biraz daha az gelişmiş olduğundan zorlu kış şartlarında
avlanamayarak soyu tükendi. Homo Sapiens ise "ok" ve "yay"ı
icat etmiş olduğundan beslenmesini avcılıkla sürdürerek bu zorlu buzulk çağını
atlattı ve günümüz insanları böylece dünyada bulunuyorlar. (M.K)
http://www.wsu.edu:8001/vwsu/gened/learn-modules/top_longfor/timeline/timeline.html |
Yeni Yeni Halkalar Bulundu | Evrim
Yeni Deliller
Evrim Teorisinde Gelişmeler | Yaratılışçılara
15 Cevap | Bilim ve Yaratılışçılık |
| Yaratılış Efsanesi
| Islamiyet Gerçekleri