Kuran'ın Türkçe'ye tercüme edildikten sonra Kuran'ı okuyan Türklerin; Kuran'daki akıldşı, bilimdşı, insanlıkdışı ayetleri gördüklerinde islamiyetten uzaklaşacakları düşüncesi ile Kuran Osmanlı Imparatorluğu zamanında Türkçe'ye tercüme edilmemiştir. Nitekim, M.Akif de bu düşünce ile yaptığı tercümeden sonra pişman olarak yakılmasını istemiş olmalı.. Ama, günümüzün bilgi çağında tüm dillere tercüme edilen Kuran'ı okuma yazma bilen herkes okuyabiliyor ve Kuran'ın sihiri kaybolarak islamiyetin gerçek yüzü ortaya çıkıyor.
Hürriyet Gazetesi'nde 22.06.2004 günü yayınlanan haber:
İKÖ Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, ünlü şair Mehmet
Akif Ersoy’un Kuran-ı Kerim mealini vasiyeti üzerine yaktıklarını söyledi.
İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy’un hazırladığı Kuran mealinin, vasiyetinde olduğu gibi Mısır’da yakıldığı ortaya çıktı. 1961’de Kahire’de Akif’in vasiyetini yerine getiren Türk öğrenciler arasında, bugünün (Haziran 2004) İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu da bulunuyordu.
İKÖ (İslam Konferansı Örgütü) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, ünlü şair Mehmet Akif Ersoy’un Kuran-ı Kerim mealini yıllar önce 17 yaşında bir gençken yaktığı ortaya çıktı. Prof. İhsanoğlu, 1961’de yaşanan bu olayla Mehmet Akif Ersoy’un bu yöndeki vasiyetinin yerine getirildiğini bir yıl önce TEMPO Dergisi’ne açıkladı. İhsanoğlu, Tempo Dergisi muhabiri Nilüfer Kas’a aynen şöyle dedi:
‘Mehmet Akif’in bir vasiyeti vardı. Akif yaptığı bu tercümeden memnun değildi. Vasiyet yerine getirilmiştir. Benim diyeceğim budur. Bu konu tarihe mal olmuştur. Bu insanlara saygılı olmamız lazım.’
Tempo Dergisi’nde, Akif’in mealini yakılmasında bulunan diğer dört kişinin adları da yeraldı. Bunlar Ekmeleddin İhsanoğlu’nun babası Mehmet İhsan Efendi’nin din adamı olan arkadaşı İbrahim Sabri Bey, o sırada Kahire’de bulunan Türk öğrencilerden İsmail Hakkı Şengüler, Tokat eski AP milletvekili Osman Saraç ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi eski öğretim üyesi Ali İhsan Okur’du. Meali yakanlar veya yakınları, olayı Tempo’ya şöyle anlattılar:
İSTEMEYEREK YAPTIK
Prof. Ali İhsan Okur (Ankara İlahiyat’tan emekli): ‘O değerli eser yanarken çok müteessir oldum. Ama bir şey diyemedim (...) Geriye dönüp baktığımda kocaman bir ah çekiyorum.’
İsmail Hakki Şengüler (Anılarında anlatıyor) ‘Defterler hemen yakılacaktı. Karar kesindi. Mısır evlerinde ne soba ne de ocak var. Böyle bir evrak da sokakta yakılamazdı. Aklıma benim ev geldi. Abbasiye semtinde Şari’ül-Ceyş’te 12 numaralı köşkün müştemilatıydı. Defterleri tomar halinde tekrar bağladık. Beş kişi taksiye binip Abbasiye’ye gittik. Balkona çıkardığımız büyük alüminyum çamaşır leğeninin içinde defterleri birer birer parçalayarak yaktık (...) O ciltli ikinci nüsha dahil, elde en küçük bir parça káğıt kalmamacasına hepsini yakıp kül ettik.’
Alaattin Şengüler (İsmail Hakki Şengüler’in oğlu): ‘...Yakılmasına tepki gösteren tek kişi babamdı. Babam özellikle hocası Yozgatlı İhsan Efendi’nin yazdığı kopyanın yakılmasından büyük üzüntü duydu. Dindarlık adına, vasiyetin yerine getirilmesi adına böyle bir şey yapılmasını hazmedemedi.’
Türkçe ezan korkutmuş
Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Tempo Dergisi’ne yaptığı açıklamada, Mehmet Ákif’in Kuran meálinin yakılmasını istemesinin sebebi şu sözlerle anlatılıyor:
‘O dönem Türkiye’de Kuran’ın Türkçe okunacağı meselesi tartışmaya başlanmıştı.
Ezan Türkçe okunuyordu. Bu durum Ákif ve kendisi gibi düşünenler için kabul
edilebilir bir husus değildi. Kendi yaptığı tercümenin bu yolda kullanılabileceği
endişesiyle istemedi.
(Kaynak: Hürriyet, 22.06.2004)
Kur'an nasıl hazırlandı? | Kuran nasıl değişti? | Kur'an'daki insanlıkdışı ayetlerden örnekler | Islamiyet Gerçekleri