İslamda 'Cihat' ve 'Huri' Meselesi
Medyada, televizyon yorumcuları ve köşe yazarları tarafından ''cihat'' ve ''huri'' sözcükleri ''telaffuz'' edilir edilmez ilk işim
kitaplığıma koşup değerli mütefekkir Ali Rıza Demircan Hocaefendi'nin üç ciltlik ''Süleymaniye Minberinden İslâm
Nizâmı'' adlı eserinin sayfalarını karıştırmak olmuştu...
Aradığımı, eserin 3. cildinin 1980 tarihli 3. baskısının 71. sayfasında bulmuştum. Hocaefendi yaşadığımız günü, 21 sene
evvelinden görmüştü... ''İslâm dünyasının halen devam etmekte olan başta Kıbrıs, Keşmir, Filistin ve Afganistan
davaları ve benzeri siyasî ve iktisadî kurtuluş savaşları da silahlı savaşa hazır olmayı icbar etmektedir..'' diyor ve
hutbesini Kuranıkerim'in Tevbe suresinin 111. ayetinden bir alıntıyla bitiriyordu: ''Kuşkusuz Allah, yolunda savaşan,
öldüren ve şehit düşen mü'minlerin canlarını ve mallarını cennete karşılık satın almıştır...''
Ali Rıza Demircan Hocaefendi'ye göre ''mü'min'' , İslami hayat düzenini, ''aşkla yaşamak ve yaşatmakla mükellef
olduğu kadar bu yüce dinin insanları Allah'ın yasalarına göre yönetmesine karşı çıkan fertler ve topluluklarla savaşmakla''
mükellefti. ''Ayrıca bu ilâhi düzenin hâkim olduğu veya üzerinde mü'minlerin yaşamış olması sebebiyle hâkim
olabileceği İslâm vatanına tecâvüz eden kâfirlerle ve zâlim emperyalistlerle de savaşmak mecburiyetinde'' idi. ''Mazideki
Peygamberler gibi Peygamberimiz Hz. Muhammed de saldırıları karşılamak için savaşmak ve merhamet çağlayanı
olan zatını, 'Ben merhamet ve harb peygamberiyim' şeklinde Hak savaşçısı olarak tanıtmak
mecburiyetinde kalmıştı.''
****
Cihatlarda şehit düşen mücahitler ''cennet'' e gideceklerinden ''huri'' sorunu da bu bağlamda büyük önem kazanmaktaydı.
Hacı Hasan Kuran Kursu hocalarından ve İstanbul vaizlerinden Abdullah Aydın Hocaefendi, ''İslâma Göre
Kadın ve Cinsel Meseleler'' adlı büyük eserinin 1988 tarihli baskısının 384. sayfasından itibaren ''hurilik babı'' nda
hadislerden ve Kuranıkerim'in çeşitli surelerinden de alıntılar yaparak konuya açıklık getiriyordu.
Peygamberimiz (SAV), ''Cennet ehlinden bir erkek, beş yüz hûri, dört yüz bin kız ve sekiz bin tane de dul ile evlenir.
Onların her biriyle eğlenmesi ve geçirdiği zaman, dünyada geçirdiği hayatı kadardır'' demişti. (İbn-i Kesir, C: 4, S. 251)
Kuran'a göre cennetteki ''çadırlarda -kocalarına hasredilmiş- hûriler vardı(-r).'' (Rahmân Sûresi, âyet: 72) ve ''Gerçekten
biz, -dünyada kocalmış olarak ölen kadınları gençleştirip cennette-, onları yepyeni bir yaradılışta yaratmışızdır. Böylece
onları hep bâkir kızlar yaptık'' deniyordu. (Vakı'a Sûresi, âyet: 35-37).
İbn-i Kesir 'in Hazreti Muhammed'den naklettiğine göre, ''Cennete gireceklerin her biri, Allah'ın kendisi için yarattığı
yetmiş iki zevce ile cinsi münasebette bulunacağı gibi imanları ve amelleri sebebiyle cennete girmiş dünya kadınlarından olan
iki eşi ile de cinsi münasebette bulunacatır... Kişi, bu eşi yanında iken, ne o eşinden, ne de eşi kendisinden bıkkınlık
duyar. Her yaklaşmasında eşini bâkire bulur. Böyleyken cinsel organı sönmez. Eşinin cinsel organı da sızı duymaz...''
(C: 4, S: 292).
Bilmem bu ''cihat'' ve ''huri'' meselesine biraz olsun açıklık getirebildim mi? Öyleyse, müjdeler olsun!..
Kaynak: Deniz Kavukçuoğlu, Pano, Cumhuriyet Gazetesi, 26.09.2001